Güncel
Merve Şebnem Oruç: Kuzey Irak Orta Doğu’nun yeni İsrail’i, Kerkük ise yeni Kudüs’ü olmasın.
Follow @dusuncemektebi2
Kerkük’ün demografisinin değişmeye başlama nedeni petrolün ta kendisiydi. O güne kadar Türkmen kenti olan Kerkük’ün çehresi, 1930’larda çalışmak için gelen ve getirilen Arap ve Kürtlerle değişmeye başladı. Şehre Kürt ve Arap göçü 60’lara kadar devam etti. 57 nüfus sayımına göre, kentin %37,63’ü Türkmen, %33,26’sı Kürt ve %22,5’I Arap’tı. 1968’de yönetimi ele geçiren Baas Partisi, petrol denizinin üstünde oturan Kerkük’ü yoğun bir ‘Araplaştırma’ politikası yürüttü. Türkmenler bir kez daha mağdur edildi, ancak bu kez Kürtler de hedefti. Bunun ardından Kerkük’ü bekleyen kadar yoğun bir ‘Kürtleştirme’ süreciydi.
Merve Şebnem Oruç - Yeni Şafak
Ä°ddia odur ki, Henry Kissinger ABD BaÅŸkanı Richard Nixon’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak 1972’de Pekin’de Çin Komünist Partisi lideri Zhou Enlai ile görüşürken ona 1789 Fransız Ä°htilali’nin önemini sorar. Zhou şöyle cevap verir: “Bir ÅŸey söylemek için henüz erken.”
Zhou’nun bu cevabının içi boÅŸ dışı esrarengiz bir cümle olduÄŸu düşünülebilir belki; ama Osmanlı’nın Hicaz’dan Filistin’e, Yemen’den Irak’a 1. Dünya Savaşı’yla parçalanan topraklarında bugün yaÅŸananları, tıpkı Zhou gibi, tarihin sürekliliÄŸi içinde dünün artçı sarsıntıları olarak deÄŸerlendiriyoruz.
ÖrneÄŸin Kerkük... Geçen sonbahar DAEÅž’e karşı baÅŸlatılan Musul Operasyonu’nun ÅŸafağında Musul’u nasıl tarihsel baÄŸlamıyla konuÅŸtuysak, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) tartışmalı referandum sonrası Kerkük’ü de öyle konuÅŸuyoruz. Malum, Mesut Barzani’nin referanduma Kerkük gibi idari statüsü hala belirlenmemiÅŸ bazı yerleÅŸimleri de dahil etmesiyle, tartışma Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması tartışmasından öteye taşındı.
Hatırlayalım, Ä°ngilizler 1918’de 1. Dünya Savaşı’nın bitimine aylar kala Kerkük’ü ele geçirmiÅŸti. Ä°ki hafta sonra ÅŸehri terk ederlerken Mondros AteÅŸkes AnlaÅŸması’nın imzalanmasıyla geri dönmüşlerdi. Sevr AnlaÅŸması Osmanlı’yı Ä°tilaf Devletleri arasında paylaÅŸtırırken, Türkler KurtuluÅŸ Savaşı’nı ilan etti, Anadolu’nun hakimiyetini yeniden ele geçirdi. Savaşın ardından imzalanan Lozan Barış AnlaÅŸması büyük ölçüde bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını çizdi ancak o zamanlar Kerkük’ü de içine alan Musul Vilayeti meselesi çözülemedi. Kerkük ve Musul, bugünkü Irak ve Türkiye sınırlarını da belirleyen 1926 Ankara AnlaÅŸması ile Irak Krallığı’na verildi.
Osmanlı Devleti’nin parçalanmasının ardında yatan neden topraklarındaki petroldü. Bunun en somut göstergelerinden biri, 1927’de Ä°ngiltere öncülüğünde yabancıların sahip olduÄŸu Irak Petrol Åžirketi’nin (IPC) Kerkük yakınlarındaki Baba Gürgür’de petrol kuyuları açmaya ve 1934’de Kerkük petrolünü ihraç etmeye baÅŸlamalarıydı. Baba Gürgür, Suudi Arabistan’ın Aramco’sunu dünyanın en deÄŸerli ÅŸirketi yapan Gavar petrol sahasının 1948’de keÅŸfedilmesine kadar dünyanın en büyük petrol sahasıydı. O gün bugündür bu coÄŸrafyanın doÄŸal zenginlikleri için verilen savaÅŸlar bitmiyor, akan kan durmuyor; bunun yanı sıra bölgenin demografisi gerektiÄŸinde insanlık dışı yöntemlere baÅŸvurmaktan kaçınılmayarak deÄŸiÅŸtirilmeye devam ediyor.
Kerkük’ün demografisinin deÄŸiÅŸmeye baÅŸlama nedeni petrolün ta kendisiydi. O güne kadar Türkmen kenti olan Kerkük’ün çehresi, 1930’larda çalışmak için gelen ve getirilen Arap ve Kürtlerle deÄŸiÅŸmeye baÅŸladı. Åžehre Kürt ve Arap göçü 60’lara kadar devam etti. 57 nüfus sayımına göre, kentin %37,63’ü Türkmen, %33,26’sı Kürt ve %22,5’I Arap’tı. 1968’de yönetimi ele geçiren Baas Partisi, petrol denizinin üstünde oturan Kerkük’ü yoÄŸun bir ‘AraplaÅŸtırma’ politikası yürüttü. Türkmenler bir kez daha maÄŸdur edildi, ancak bu kez Kürtler de hedefti. Bunun ardından Kerkük’ü bekleyen kadar yoÄŸun bir ‘KürtleÅŸtirme’ süreciydi.
Kerkük’te 1. Körfez Savaşı ile baÅŸlayan KürtleÅŸtirme süreci 2003 Irak’ın iÅŸgali ve Saddam Hüseyin’in devrilmesiyle daha da yoÄŸunlaÅŸtı. Kağıt üzerinde Saddam’ın yerlerinden yurtlarından ettiÄŸi Kürtlerin evlerine dönmesi saÄŸlanıyordu ancak Türkmenler kimsenin umurunda deÄŸildi. Yine de 2014 yılında DAEÅž Suriye ve Irak’taki halihazırdaki sorunlu dengeleri deÄŸiÅŸtirene kadar Kerkük’ün kontrolü Irak merkezi yönetimindeydi. DAEÅž, Irak’ta Kerkük vilayetine de yönelince Irak Ordusu tıpkı Musul’da olduÄŸu burada da pozisyonlarını terk edip hızla kaçtı. PeÅŸmerge Kerkük’te hızlı davranarak uzun süredir beklediÄŸi fırsatı kaçırmadı, kontrolü ele geçirdi.
Kerküklüler elbette ÅŸehrin kaderinin Musul gibi olmamasından ve DAEÅž’in kontrolü altına girmemiÅŸ olmaktan memnundu ancak PeÅŸmerge’nin burada sürekli olarak kalıp kalmaması 25 Eylül’ün evvelinde de sıcak bir tartışma konusuydu. PeÅŸmerge, ÅŸehri kendilerinin DAEÅž’ten kurtarıp özgürleÅŸtirdiÄŸini ve savunduÄŸunu söyleyerek bir daha asla kontrolü Irak Ordusu’na vermeyeceÄŸini söylerken Mesut Barzani’nin de son iki yılda benzeri ifadeleri olmuÅŸtu.
Kerkük’ün Kürt olmayan sakinleri ise bu iddiaya karşı çıkıyorlardı. 25 Eylül’ü boykot eden Kerküklü Türkmen ve Araplar, DAEÅž’le mücadelede kendilerinin de üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdiÄŸini söyler ve Kürtler gibi kayıp verdiklerini dile getirirken IKBY’nin PeÅŸmerge’yi Kerkük’ten çekmeme ısrarını provokatif buluyordu.
IKBY yetkilileri Kerkük’ün etnik çeÅŸitliÄŸine saygılı olduklarını ve bunun devamını istediklerini dile getirseler de geçtiÄŸimiz Kasım’da Ä°nsan Hakları Ä°zleme Örgütü ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluÅŸların ortaya koyduÄŸu raporlarda, “PeÅŸmerge’nin DAEÅž sonrası intikamcı bir reaksiyonla bir dizi saldırı gerçekleÅŸtirerek Kerkük’te yüzlerce Arap’ı ÅŸehirden sürdüğünü, evlerini yıktığını belgelemiÅŸti.”
Kerkük’ün sorunu sadece bu olsa iyi. HaÅŸdi Åžaabi olarak bildiÄŸimiz binlerce Åžii milis, uzun süredir Kerkük vilayetinde bulunmakta. Åžubat 2015’te imzalanan anlaÅŸmayla beraber Åžii milisler ve PeÅŸmerge DAEÅž’e karşı birlikte savaÅŸtı savaÅŸmasına ama DAEÅž sonrası Kerkük’ün kimin olacağı sorusuna onların da cevabı o günden beri ortada: “Kerkük bizim olacak. BaÅŸka yolu yok.” Son yıllarda sosyal medyaya düşen vahÅŸi yöntemleriyle tanıdığımız bu milis grupların üzerindeki Ä°ran etkisini hesaba kattığınızda “bizim”le kast edilenin Åžii Araplar mı yoksa Irak merkez yönetimi mi olduÄŸu ayrı bir muamma.
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın dün Tahran’a gerçekleÅŸtirdiÄŸi ziyaret, Ankara-BaÄŸdat-Tahran hattının Irak’ın bütünlüğünün korunması yönündeki ortak kararlılığını pekiÅŸtirmiÅŸ oldu, ancak yine CumhurbaÅŸkanı’nın kendisinin de geçtiÄŸimiz günlerde dile getirmiÅŸ olduÄŸu üzere, Türkiye çeÅŸitli ülkelerle farklı konularda ortak hareket etse de çıkarları kimseyle tamamıyla örtüşmüyor. Kerkük halkı DAEÅž’le mücadele devam ederken 25 Eylül’ün çok öncesinde de bir sonraki savaşın (Åžii) Arap-Kürt çatışması olacağı endiÅŸesini taşıyordu. Umalım ki bu üçlü mutabakat sonuç versin ve Kuzey Irak Orta DoÄŸu’nun yeni Ä°srail’i, Kerkük ise yeni Kudüs’ü olmasın.
Henüz yorum yapılmamış.